Tecrübe... sizi tenzih ederim ki acı ve sıkıcı(boring) bir gerçektir. Kendinize en kaba kelimeler ile yürümenizi gerektirir. İlk beş saniyede suçlu ararsınız. Sonraki 10 saniyede kendinize kızarısınız ve geri kalan bütün zamanda ikisini birden yaparsınız. En az 1 saat, maximum ömrünüz boyunca da bu duruma devam edersiniz. Kendiminkilere dayanarak söylüyorum ki tam olarak olay şöyle gerçekleşir.
28 Aralık 2015 Pazartesi
26 Aralık 2015 Cumartesi
Ne Yaptın Çocuk
Lütfen koltuklarınızı dik konuma getirip kemerlerinizi bağlayınız. Uçuşa geciyoruz. Please...... yok şaka. İngilizcesini yazmayacağım tabi ki. Ama acil durumlarda maskeyi önce kendinize sonra çocuğunuza takabileceğinize inanıyorsanız, inanın o ikazı 5 dilde söyleyebilirim. Ne diyorum ya ben? Sen bana ne yaptın çocuk?
.
23 Aralık 2015 Çarşamba
Memleket Meselesi
Arabada oturmuş beklerken bir yandan da lacivert’in memleket dosyasını okuyordum. Ara sıra kafamı kaldırıp gelen geçene bakıp tekrar dergiye dönüyordum. Birinin size baktığını aanlarsınız da refleksi olarak siz de bakarsanız ya hani işte öyle oldu. Kafamı kaldırdım annemin yanındaki teyzenin bana baktığını gördüm. Gülümsedim. Belli ki annem yine sokakta biriyle kanka olmuş arabada oturan da kızım demişti. Sanki bende annemin dediğini duymuş da tasdikler gibi kafamı salladım.
21 Aralık 2015 Pazartesi
Fotoğraf Dediğin
İlk fotoğraf Fransa'da tam 8 saatte çekilmiş. O da öyle bildiğiniz fotoğraflara pek benzemiyor. Siyah-beyaz hatta öyle ki ne olduğunu anlamak için de baya bir incelemek gerekiyor. Şimdilerde ise sekiz saatte 8.000 tane ve hepsi aynı netlikte fotoğraf çekmek mümkün. Aslında 1826’lara kadar gitmesekte bir 30-40 yıl öncesine kadar da fotoğraf bu derece sınırsız değildi. Öyle çat pat çekilmezdi 36lık film vardı bir kere. İşte teknolojiyle birlikte kotalar sınırlar kalktı peki kalksa da fotoğraf anlamını kaybetti mi?
19 Aralık 2015 Cumartesi
Rengarenk Bir Hesap
Elif Kübra’yı
yaklaşık 1 yıldır Insagramdan takip ediyorum. Resim yapmayı çok seven biri
olarak onun fotoğraflarına hayran hayran bakıyordum. Gerçekten tartışmasız çok rengarenk bir hesabı var. Sonra bir gün paylaştığı fotoğrafın altına ‘’çalıştığı
okulun duvarlarına resim çizmek de resim öğretmeninin görevidir’’ yazmıştı ve
üzerine Muş diye etiketlemişti. Hemen bir merak oluştu bende ve mesaj attım
Elif Kübra’ya röportaj teklif ettim. O da kırmadı Kabul etti. Şimdi sizi onunla
başbaşa bırakıyorum J
18 Aralık 2015 Cuma
Marmara İlahiyat Camii
1) Bir yere gitmeden once kisa bir arastirma yapmak yeni huyum oldu. Farkli sehirleri birakin yasadigim sehir de dahi gidecegim yerin ilk once bir tarihcesini, cikis noktasini arastirip ona göre hareket etmeyi cok sevdim. O dırakşardan biri Marmara İlahiyat Camii.
12 Aralık 2015 Cumartesi
Kitap Önerisi: İmdat, Aşık Oldum!
Geçen hafta kargodan gelmiş kitaplara bakarken ‘’Cüneyd
Suavi’’ ismini görünce nasıl sevindiğimi anlatamam. Küçükken kitap okumayı çok
severdim en çok da Selim Gündüzalp’in ve Cüneyd Suavi’nin kitaplarını. Hatta
evde bazı kitaplarından iki tane olurdu. Bir annem alırdı bir dedem.
11 Aralık 2015 Cuma
Semt Pazarları
Kargaşadan düzen
doğar mı doğmaz mı diye sorsalar benim vereceğim cevap Semt Pazarlarıdır. Her
türlü kaosun olduğu bir ortam. Ses, görüntü, kalabalık.... sağa gidenler,
soldan gelenler, ayağınızdan Pazar arabası geçirenler, her gün gördüğü
komşusunu sanki ilk defa görmüşçesine sarılıp sohbet edenler, çadırların
üstünden boşalan sular, bağıra çağıra domates satan amcalar, maniler ve daha
neler neler.....
8 Aralık 2015 Salı
Size de Oldu Mu?
Size hiç oldu mu?
Başkasına olsa nasıl sabrediyorsun diyeceğiniz şeyler?
Nasıl oldu da cevap vermedim dediğiniz kişiler?
Zamana karşı hayret ettiğiniz anlar?
Kimi zamanda lafı tam yerine kondurmalar?
Meyve yerken peçeteye dokunamamalar?
Kahkahanın en güzel yerinde donup kalmalar?
3 Aralık 2015 Perşembe
Potansiyel Her Şey
21. yüzyılda doğmuş
ve yolunuz öyle ya da böyle sosyal medyadan geçmişse
gerçekten çok şanslısınız. Çünkü siz artık potansiyel bir her
şeysiniz. Siyasal ilişkilerde
uzman, ticarette demirtaş, ekonomist, photographer, designer hatta
hatta inanmayacaksınız belki ama makinist bile olabilirsiniz. Sonuçta bir trene
bakar. Kolay dostum kolay...
27 Kasım 2015 Cuma
Alışma Hastalığı
Alışmak en büyük
hastalık. İnsan, zaman denen illete yenik düşüyor. Hayatta alışamam dediği her
şeye mutlaka alışıyor. En kötüsü tavizin tavizi doğurduğu şu dünyada alışıldık
şeylerde yeni alışılacak olayları beraberinde getiriyor. Düşünsenize. Nelere
alışmadık ki şu son bir kaç yılda...
Etiketler:
adem özköse,
aylan bebek,
botu battı,
içimizdeki İrlandalılar,
mit tırları,
mültec,
rus uçağı,
suriyeli mülteciler,
türkmenlere yardım,
zalim esed
21 Kasım 2015 Cumartesi
İstanbul Sokakları
Salı günü yazdığım
bir gezi yazısı vardı. Henüz okumadıysanız buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Orada bahsettiğim erkek nüfusu ağırlıkta, eski dar İstanbul sokaklarından
bahsetmek istiyorum sizlere. Esnaf ve dar sokaklar... kaybolmuş İstanbul ruhu....
19 Kasım 2015 Perşembe
Dolap Düzenleme Yöntemleri
Kocaman bir oda olsa,
milyon tane dolap ve 4 milyon tane rafı içinde bulundursa yine de benim
yerleştiremediğim sığdıramadığım eşyalarım olur. Çok aldığım için yok bu kadar
ıvır zıvırım atmaya kıyamadığım için varlar (–dı). Az önce bir dolap
düzenlemesinden yeni çıktım. Bilinçsizce bir sürü eşyamı attım. Pişman
olmam an meselesiyken dedim dur, okuyucularımla deneyimlerimi paylaşayım.
Etiketler:
beşiktaş dergisi,
biriktir biriktir nereye kadar,
dolap düzenleme yöntemleri,
dolaplara sığamamak.,
düzen,
intizam,
nizam,
ruhuma iyi geliyor
17 Kasım 2015 Salı
Karaköy - Sirkeci - Eminönü
‘’Yok yok ben doğma büyüme İstanbullu olamam’’ dediğim günlerden birindeydim yine. Bir de Galata’daki merdivenlerin önünden geçtiğimde ‘’yok artık dünya bildiğin yuvarlakmış be kardeşim’’ dedim. Ayıp ediyorsun karşı yakaya gezmek için geçip de fıstıkla harikalar üreten amcama uğramadan döner miyim? Karaköy demişken grafitlilerini fotoğraflamadan da olmaz tabii.
Etiketler:
eminönü,
galata sokakları,
gezi yazısı,
grafiti,
istanbul,
istanbul beyefendisi,
istanbulda görülecek yerler,
istanbulda turist olmak,
Karaköy,
leo lunatic,
sirkeci,
sorry not sorry
15 Kasım 2015 Pazar
İdeal Kahve Tarifi
Süslü bir fincanı olsun. Kırk yıl hatırı olacak bir arkadaşı
olsun, eşlik edeni olsun. Şöyle otantik ama biraz da butik bir mekanı olsun.
Manzara işi biraz sakat. Öyle güzel manzarayı hemen her mekana vermezler. Ama
bulduysan en boğazlısından o da olsun. Bol köpüğü, gıybete ve dedikoduya
kaçmayacak ufak havadisleri olsun. Eşi dostu yoksa bir kitabı ama yani o da
yoksa en azından bir defteri kalemi olsun. Ahşap bir masası, bir şerbeti
mutlaka olsun. Olsun. O da Olsun. Ne diyorum biliyor musunuz?
7 Kasım 2015 Cumartesi
Ders Çalışma Yöntemleri
Baktım bütün bloggerlar ders çalışma yöntemlerini anlatıyor. Bende bir fikrimi beyan edeyim dedim ve meslektaşlarıma (öğrenci arkadaşlarıma:) kendi çalışma disiplinimi anlattım. Dipnotu girişte vereyim hiç bir zaman 100, 95 geçmemişimdir ha ama yok bana 80-70 de yeter diyorsanız buyrun gelin.
Etiketler:
ders çalışma,
ders çalışma yöntemleri,
edebiyat,
matematik,
not tutma,
not tutma yöntemi,
sınava haftası,
tarihe nasıl çalışılır,
vize haftası
4 Kasım 2015 Çarşamba
Kafam Karışık
Şu aralar herkese dediğim tek bir cümle var. "Kafam karışık." Tek tepki alıyorum. "Neden?" Bilmiyorum. Bilsem karıştırmam zaten. Ya da biliyorum ama ne yapacağımı bilmiyorum. Ne yaptığıma. Ne dinlediğimi. Neyi komik bulduğumu bile. Bilmiyorum.
Etiketler:
cengiz kağan,
edebiyat,
futbol,
ilk nüfus sayımı,
kafa uçtu,
kafam karışık,
küresel köy,
sınav zamanı,
sonbahar bunalımı,
yapraklar düşmüş
2 Kasım 2015 Pazartesi
Sözcü Okuru Hakarete Alışık Mı?
elhamdülillah |
Kısa bacaklı, beyaz çoraplı, dağdaki çoban kısacası
soyunmayı marifet sanmayanlar olarak bugün bize elhamdülillah çok güzel. Az
önceki cümlemden anlaşılacağı gibi hakarete alışığız. Öyle ki benim favorim
bile var ‘’örümcek kafa’’. Her neyse diyeceğim o ki ‘’Biz alışığız da Sözcü okuru aşağılanmaya,
hakarete alışık mı?''
Etiketler:
1 kasım,
dağdaki çoban,
elhamdülillah,
gazete,
genel seçimler,
hakaret,
kısa bacaklı,
örümcek kafa,
seçim 2015,
sözcü,
sözcü gazetesi,
sözcü okuruna hakaret etti
28 Ekim 2015 Çarşamba
Sergi: Ebrularla Esma-i Hüsna
Sergi sergi, müze
müze, dolanabilirim. Tarihi sokakları, sarayları,
camileri karış karış gezebilirim. Tarih olsun, sanat olsun yeter. İşte bu
kafada iki arkadaş üç saat ders arasında 2 müze gezdik. Biri Deniz Müzesi
diğeri ise hemen onun yanındaki Milli Saraylar Saray Koleksiyonu Müzesindeki
Ebrularla Esma-i Hüsna Sergisi.
23 Ekim 2015 Cuma
Kitap Önerisi: İki Dirhem Bir Çekirdek
Biri size ‘’Yunus emre çeşmesinden içesin’’ dese size dua edilmiş
zannedebilirsiniz. Oysa ki anlamı hiçte öyle değil. Karamanın koyunun oyunu nereden geliyor peki
bir fikriniz var mı? Kaş yaparken göz nasıl çıkarılır? İpe un serilir mi?
Bunlar gibi onlarca deyimin hikayelerini bilmek ister misiniz? O zaman size bir
kitap öneriyorum: İskender pala- İki Dirhem Bir Çekirdek.
22 Ekim 2015 Perşembe
Bihter Zekasızgiller
Aslında bu akşam
bilgisayarın başına bambaşka bir yazı için oturdum. Ancak arkada açık olan tvde
Kösem Sultan saçmalığının haberini duyunca bir gazetecilik-tarih öğrencisi
olarak dayanamadım. Tamam madem Osmanlıyı sizin bize vermek istediğiniz gibi
öğreniyoruz. Tamam madem ben kendimi parçalasam da sizin rezil diziniz rating
rekorları kıracak. Olsun ben yine de konuşacağım. Kim okursa okusun belki
birinin daha o diziye tepki vermesine vesile olurum. Başlamadan söylüyorum. Lütfen
gelin bu iğrençliğe maruz kalmadan tepkimizi koyalım.
19 Ekim 2015 Pazartesi
Diyorum Ya Oyun Mükemmel
Şu hayatta bir ülkenin başına gelebilecek en kötü şey ne olabilir diye durup düşündüm. Acıları paylaşamamak; sevinçlerde bile aradan somurtarak nefret nidalarının atılması geldi aklıma. Sonra kendi kendime dedim Neden? Ve nedenime de bir cevap buldum...
17 Ekim 2015 Cumartesi
Çiçek
Çiçek
Çiçek.
Sarı çiçek.
Açan sarı çiçek.
Otoparkta açan sarı çiçek.
Her sonbahar, otoparkta açan sarı çiçek.
Tekerleğin altında, her sonbahar otoparkta açan sarı çiçek.
Ne diyorum biliyor musunuz?
15 Ekim 2015 Perşembe
Hayal Kurmak Üzerine
Hayal kurmak bir
meslek olsaydı. Şimdilerde richie rich olmuş sadece hafta sonları ülkeme
uğrayıp, geri kalan zamanlarda dünyayı
karış karış geziyor olurdum.. Anlayacağınız öyle böyle hayal kurmam. Hayallerimi
duysanız inanmazsınız. Yok valla inanamazsınız. Hayal kurmak bende alışkanlık
gibi bir şey. Kimileri burcundan diyor da ben venüsle marsın hareketlerinden
pek anlamıyorum. Bildiğim bir şey varsa kendimi bildiğimden beri hayal
kurduğum.
14 Ekim 2015 Çarşamba
Cins, bir dergi
Sizinle uzun zamandır
dergilerden konuşmadık. Hazır dergi festivalleri başlamak üzereyken, editörler
okuyucuları ile buluşmak için gün sayıyorken ben de size yeni bir dergiden
bahsedeyim. Yazar kadrosu oldukça geniş. Kimler yok ki? Bekir Develi, İbrahim Tenekeci,
Haşmet Babaoğlu, Furkan Çalışkan... İçerik bakımından da dopdolu. Zaten siz de
çoktan anladınız hangi dergiden bahsettiğimi ama ben yine de dile getireyim: ‘’Cins.’’
7 Ekim 2015 Çarşamba
Diş Doktorlarını Sevin
Dişçiden korkmak gibi
bir lüksüm hiç olmadı. Korkmadım mı? Korktum.. kaçmadım mı? İşte onu yapamadım.
Kaçamadım. Gidip kendim teslim oldum. ‘’Tamam dedim ne yapacaksan yap’’. Ama
yani insafsız, o korkunç aletleri dizmişin bir de ayıp değil mi? İkinci kısmı içimden dedim tabi. Ama size dişçiden korkamamanız için bir yazı yazdım. Elimden
gelen buydu onu da ardıma koymadım.
4 Ekim 2015 Pazar
Modern Zaman Küçük Prensi
Dünden haber
vermiştim, bugün için sizlere modern zaman küçük prensi hikayesini anlatacağımı. Dünkü yazımı okumadıysanız ilk önce ona bir göz atmalısınız (buraya tıklayınız). Okuduysanız bugüne dönelim ve hikayeme başlayalım.
3 Ekim 2015 Cumartesi
Küçük Prens
Hani bazen neden
büyüdüm diye soruyoruz. Hani böyle bizden beklenenlere ama en çok da bizim
bizden beklediklerimize şaşıyoruz.. Belki de en çok küçükken neden bu kadar
büyümek istediğimize anlam veremiyoruz. Büyüdükçe unuttuklarımıza yanıyoruz. Boğuluyoruz.
Daralıyoruz. İşte o zamanlarda Küçük Prensi hatırlıyoruz.
Etiketler:
animasyon,
çocuk film önerileri,
hangi filme gitsek,
kitap,
küçük prens,
küçük prensin filmi,
le petit prince,
ne izlesem,
yüreğinle görmek
30 Eylül 2015 Çarşamba
Sergi: Evvel Zaman Makinesi
Sonbahar ve kış, şehir içi aktiviteleri için en doğru zaman.
Sergileri gezmek, seminer ve sempozyumlara katılmak, sinemaya gitmek ve daha
neler neler... Lacivertin bu ayki etkinlik sayfasında okuyup gitmeye karar
verdiğim Nişantaşı Bozlu Art’da ki
Server Demirtaş’ın ‘’Evvel Zaman Makinesi’’ sergisini dün gezdim.
28 Eylül 2015 Pazartesi
Erken Kalkan Biri
Erken kalkan yol alır; bugünün işini yarına bırakma, aman
geç kalma erken gel.... ve daha neler neler. Kısacası bütün atalarımız yatmamış,
durmamış gelecek nesiller erken kalksın diye laflar söylemiş. Kafa patlatmış.
İyi de erken kalkmak her zaman iyi bir şey mi ki?
22 Eylül 2015 Salı
O Eski Bayramlar
Bayram.. sanırım kendimi şanslı ilan edebilirim. Küçükken güzel bayramlarım olmuştu. Kimse tatile gitmezdi. O reklamlardaki kalabalık sofralar sadece reklamlarda kalmış olsada ne biliyim. Oturmuşluğumuz ikinci sofraya kalsada gördük o sofraları. Bayram işte bayramı yaşamıştık biz. Şimdilerde ise
21 Eylül 2015 Pazartesi
Direniş: Suriye'de Yaşam
Suriye’de yıllardır
süren bir iç savaş var. Her gün yüzlerce Suriyeli Türkiye başta olmak üzere
başka başka ülkelere göç ediyorlar. Savaştan kaçıp sığınacak bir liman
arıyorlar kendilerine. Peki ya geride
kalan koca bir ülke, Suriye? Ülkesini bırakıp gelemeyen binlerce insan. Ya
Halep? Ya Şam? Ya Aleppo?
20 Eylül 2015 Pazar
Söz Uçarmış
Söz uçar yazı kalır demişler. Çok da doğru demişler. Bunu
unutmam deyip not almadığım her şeyi mutlaka unutuyorum. Unutmamak için not
almaya başladım. Ancak her seferinde farklı yerlere ne biliyim okuldaysam
defterin köşesine, telefonuma ya da
orada o an yanımda bulunan bir kitaba deftere yazıyordum. Çok kopuk oluyordu
böylede. Tamam unutmuyordum ama bu seferde kaybediyordum..
17 Eylül 2015 Perşembe
O Çayı Sevmeyecektim
Yaklaşık bir haftadır yazmıyormuşum. En son
yazdığım yazılarda da hep bir acı ve keder hakim. Bu gün biraz neşeli bir
konuyla geri dönüş yapayım dedim. Ve size bir yaştan sonra gelen hamur işi
sevdasını yazdım. O ne be mi diyorsunuz?
Be mi? Dur kibar olmadı bu, aman o konuyu başka zaman konuşuruz şimdi
asıl meseleye dönelim biz.
Etiketler:
börek çörek,
cips,
Çay,
çay bildiğin çay değil,
çay var içersen,
çikolata,
hamburger,
hamur işi,
kadın günleri,
kilo almak mı zor vermek mi,
lens mi o,
piko,
pis bakışlar,
Simit
8 Eylül 2015 Salı
Takvim Yapragi
Bazenleri gider takvimden rastgele bir yaprak açarım. Öyle güzel
sözler çıkar ki kanım donar, ruh halime uyar. Ya da günüme anlam katar. Alışkanlık
bende ki abahları okula gitmeden okurduk küçükken. O zamanlar özlü sözler
twittera düşmemiş tabi edebi değeri var altında milyon tane anlamı var. aşk
değil bir tek...
5 Eylül 2015 Cumartesi
Sosyal Medya Diyeti
Diyete var mısınız? Yok
öyle kibrit kutularıyla, kepekli ekmeklerle filan değil benim diyetim. Benimki sosyal
medya diyeti. Nasıl mı? Şöyle anlatayım bir yaz boyunca telefonu elinden
düşürmeyenlerden misiniz? Eğer öyleyse yapmanız gereken oldukça basit sadece bu
yazının devamını okumak.
3 Eylül 2015 Perşembe
Ne Ara Bu Hale Geldik?
Yazın kıyılardan taş toplanır. Deniz kabuğu toplanır.
-Dı
Sonra pet şişeler
Çikolata çöpleri toplanır
-Dı
Yetmedi
Büyük insanların, büyük hayalleri
Nefesleri toplanır
-Dı
Şimdilerde 3 yaşındaki çocuk cesetleri....
Bu ayıplar bize fazla; bu ayıplar insanlığa fazla...
Uyarı:Blogumdaki yazıları kaynak göstermeden kullanmak kesnlikle Yasaktır.
Facebook.com/zamanedenemeleri
Instagram.com/symakrlkn
2 Eylül 2015 Çarşamba
30 Ağustos 2015 Pazar
24 Ağustos 2015 Pazartesi
23 Ağustos 2015 Pazar
Çöpe Atamam Ki
Atma, verme, gün
gelir lazım olur, biriktir biriktir ki eşyaların içinde boğul, kaybol. Neyden
bahsediyorum biliyor musunuz hepimizin evinde oluşan teknoloji çöplüğünden.
20 Ağustos 2015 Perşembe
NEDEN BİR OLAYIM?
Paylaşamıyoruz.
Olmuyor. Yapamıyoruz. Bir yumruk, bir bilek, bir yürek olamıyoruz. Birlikte gülemiyoruz.
Birlikte ağlayamıyoruz. Hepsini geç birlikte yaşayamıyoruz. Ama zaten nasıl bir
olabiliriz ki?
5 Ağustos 2015 Çarşamba
.
Geçtiğimiz
bahar döneminde Bilişimin Temel Kavramları diye bir ders almıştım. Üniversite
hayatımda aldığım en garip derslerden biriydi. Günümüz teknolojilerinden çok
gelecekteki önlenemeyecek süper belki de hiber üstü hiber teknolojilerin
getireceği sorunları ele alıyordu. Biraz paranoyakça gelmişti dersi aldığım
zaman çünkü bir gücün bizi sürekli gözetleyeceğini filan söylüyordu. Ancak
geçen gün yaşadığım
olaydan sonra baya da gerçekçi ve maalesef hiç de o kadar uzak olmayan bir tarihlerde gerçekleşecek
olaylar olduğunu kabullendim. Meğer biz açıkça ‘’GÖZETLENİYORUZMUŞUZ’’. Nasıl mı?
Etiketler:
bilişim,
film,
fonta,
gelecek,
gözetleniyoruz,
gündem,
mesaj,
paranoyakça,
teknoloji,
teknoloji çağı,
turkcell,
turkcell akıllı depo,
uzay çağı
1 Ağustos 2015 Cumartesi
16 Temmuz 2015 Perşembe
Başlıksız Yazı
Çoğu zaman kendimle çelişiyorum.
Bazen diyorum ki yazık günah, bazen diyorum haram zıkkım. Bazen gidip dövesim geliyor, yok yok hiç bir zaman sarılıp öpesim gelmiyor.
Ara sıra Anlıyorum ama çoğu zaman hayretler içinde kalıyorum. Ara sıra gülüyorum sonra hemen durup düşünüyorum.
Kimi zaman kullanılmış gibi hissediyorum, kimi zaman kullanılmayı kabulleniyorum. Kimi zaman bakıp duruyorum sonra durduğuma yanıp kızıyorum.
Barış kazansın istediğim günler yok değil mesela kavga da olmasın demem.... Kaba kuvvet hoş değil lakin hakkı da kötektir belki!?
Ne dediğimi anlamış olsanız dahi neden dediğimi anladığınızı sanmıyorum. Belki de ben bile beni anlamıyorum.
Uyarı: Blogumdaki fotoğraf ve yazıları izinsiz kullanmak Kesinlikle Yasaktır!
5 Temmuz 2015 Pazar
Gül'ümsedim
Çiçekleri sevsemde çiçek alacak olsam önceliğim gül olmaz. Lakin fotoğraftaki gül bana çok eskileri hatırlattı. Sizinlede paylaşmak; Ramazan suskunluğumu bozmak istedim. Anımsadım, gülümsedim...
23 Haziran 2015 Salı
Bu Aralar Ne Okusam? Hz. Muhammed'in Hayatı
Bağdat Caddesi'nde bir
kitapçıda öylesine raflara bakınıyordum. Yanımdaki kadının, görevliye Talha
Uğurluel’in Hz. Muhammed’in Hayatı adlı kitabını sorduğunu duyunca refleksif
olarak döndüm. Garip gelmişti. Mekan Bağdat Caddesiydi sık sık gittiğim bu
kitapçıda genelde Kafka, Yılmaz Özdil ne biliyim Enver Aysever gibilerinin
kitaplarını sorarlardı. Bu kez cidden dikkatimi çekmişti. Bir de üstüne görevli
maalesef kalmadı demez mi? Meğer....
16 Haziran 2015 Salı
13 Haziran 2015 Cumartesi
Duyarlılık Neydi? Emekti!
Bu yazımda ‘’Duyarlılık’’
kelimesinin üzerinde duralım istedim. Şu sıralar sanki farklı bir boyuta
taşındı anlamı. Duyarlı olma durumunu sadece sözde ve kendimizden başkasını
duyarlılığa davet ederken kullanıyoruz. Kimsenin fiile döktüğü yok hani....
Etiketler:
duyarlılık,
duyarlılık neydi emekti,
fiile dökmek,
gelin duyarlı olalım,
kan bağışı,
Ramazan,
ramazan ayı,
sağduyu,
sevgi neydi emekti,
suriye,
twitter
10 Haziran 2015 Çarşamba
Sabır ve Sağduyu
Seçimden kaosla çıkmış olsakta ümit var olup toparlanma zamanı. Yeni yollar kat edebilmek için işine, gücüne, devletine dört elle sarılma vakti. Sonuçtan memnun olmasak da; vergimizin gideceği yer dağlardaki inler olsa da Allah’a havale etmek en güzeli. Bunların hepsini alıp bir kenara koymuyoruz önümüze alıyor ve ne için çalıştığımızı hatırlayıp ders çıkartıyoruz. Benim şu aralar yaşadığım her şeyden ders çıkarmak en büyük huyum oldu.
Etiketler:
ağzı olan konuşur,
chp,
fevri davranmak,
hdp mecliste,
kimi niçin sevdik,
koalisyon,
konuşmadan önce düşünmeli,
mhp,
paralel devlet,
sabır,
sabrın sonu selamet,
sağduyu,
seçim 2015
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)