Dünden haber
vermiştim, bugün için sizlere modern zaman küçük prensi hikayesini anlatacağımı. Dünkü yazımı okumadıysanız ilk önce ona bir göz atmalısınız (buraya tıklayınız). Okuduysanız bugüne dönelim ve hikayeme başlayalım.
Masada 6 kişiydik. En
küçüğümüz 4’e girdi girecek. En büyüğümüzün yaşı pek de önemli değil hani o yüzden
burayı hızlı geçiyorum. Yok canım en büyük tabi ki ben değilim. Tamam benim. Bu
kısmı hızlı geçsek demiş miydim?
Kuzu niyetine
bayramda kesmesinler diye kurbanlarda yalnız bırakmadığımız kıvırcık kuzumuz Ayşe(4)
karşımda oturuyor. Öncesini hatırlayamadığım bir muhabbet içerisindeyiz. Birden
kendine has konuşma tarzıyla beni göstererek ‘’büyüyünce, ben senin üniversitene
gideceğim’’ dedi.
Çocuklar böyle beklenmedik şeyler söyleyince genelde bir
kalırım. Yine öyle kaldım. Bu gurur verici bir şeydi benim için. Rol modelmiydim ben. Yok canım daha neler. Bir anda kapıldığım bu düşüncelerden sıyrıldım. Gülümsedim. Böyle bir şey söylendiğinde İnşallah denir herhâlde
dedim. Ben de öyle dedim ’’inşallah’’.
Sonra aklıma bir soru geldi.
‘’Ayşe sen büyüyünce ne olmak istiyorsun?’’
Demez mi?
‘’Pilot.’’
Hadi be!!!
İkinci kez kaldım.
.
.
.
Küçük prensin, pilota
‘’bana bir koyun çizer misiniz’’ dediği bölüm gibi. Ayşe kendine bir üniversite
çizmiş ama kendisi hayaliyle doldurmuş içini. Tam istediği gibi. Üniversite okuyup, Pilot çıkma hayali. Aslında kutu koyuna hiç mi hiç benzemiyor. Ama o, koyunun yemek yediğini bile biliyor.
Sebebi Ayşe yüreğiyle
görebiliyor. Küçük Prensin kitaptaki son sözü gibi. ‘’ hiç bir yetişkin insan,
bunun ne kadar önemli olduğunu asla anlamayacak.''
Belki büyüynce Ayşe bile anlamayacak..
Uyarı:
Blogumdaki yazıları ve resimleri kaynak göstermeden ve izinsiz kullanmak
kesinlikle YASAKTIR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder