Hani bazen neden
büyüdüm diye soruyoruz. Hani böyle bizden beklenenlere ama en çok da bizim
bizden beklediklerimize şaşıyoruz.. Belki de en çok küçükken neden bu kadar
büyümek istediğimize anlam veremiyoruz. Büyüdükçe unuttuklarımıza yanıyoruz. Boğuluyoruz.
Daralıyoruz. İşte o zamanlarda Küçük Prensi hatırlıyoruz.
Popülerizme kurban
gitti gidecek. Filmi, kalem kutusu, çantası, defteri, kalemi her şeyi çıktı.
Herkes bir küçük prens felsefesiyle dolaşıyor. Bir ‘’le petit prince’’ ki
sorma... bu kadar popüler olan şeylere karşı pek sevgi beslemesemde, Dünyanın
küçük prense gerçekten ihtiyacı var.
.Biz insanlar biraz
garibiz. Bir alana 5000 gül dikip hiçbirini beğenmiyoruz.
.Büyüdükçe
unuttukların aslında yüreğinle görmeyi unuttuğundan.
.Göz nasıl bozulursa,
yürekte öyle bozulur ve görmez.
.Yalnızlık kişi
sayısından değil, bizden kaynaklanıyor.
. İnsan kalabalıkken
de yalnızdır.
Bunların hepsini boyu kadar gezegeninde bir adımda yeni bir
gün batımı izleyebilen Küçük Prens diyor. Sizlerde dilerseniz benim gibi
kişiselleştiriyorsunuz. Payınıza düşeni alıyorsunuz.
Şu aralar vizyonda
animasyonu var. İlk yarı baya iyi, hatta öyleki ikinci yarı için çok
heyecanlandırıyor bu beklentiye girince de ikinci yarı vasatı aşamıyor. Ama
işin içinde Küçük Prens ve animasyon varsa kesinlikle izlemeye değer.
DVD’si çıksın
alacağım diyeyim siz oradan anlayın yani.... şey birde sizle sinemaya geleyim
mi hani küçük prense filan giderseniz?
Not: Allah bir mani vermezse yarın modern küçük prens yazımı
yayınlayacağım. Şimdilik Allaha emanet olunJ
Uyarı: Blogumdaki yazı ve resimleri
izinsiz ve kaynak göstermeden kullanmak KESİNLİKLE YASAKTIR!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder