12 Eylül 2014 Cuma

Markakolik Fenomenler

 Gün geçmiyor ki instagram yeni bir markakolik fenomen kazanmasın. Her gün yeni yep yeni isimler duyuyoruz. Bu yazımda markakolik fenomenleri irdeledim.
 Aslında baktığımızda kızımız hiç bir iş yapmıyor. Biosunda da öğrenci yazıyor. Ama yüzüne baksan 30unda kadın. Makyajı bizim evin duvarından iyi badanalanmış. Giydiği ettiği maşallah ayaklı banknot. Ama zekatını veriyor benim ne haddime onu eleştirmek? Ben de öyle yapacağım zaten, onu değil hikayesini anlatacağım size. Kendimce, en samimi duygularımla onları bu hale getiren bizleri eleştireceğim. Belki hoşunuza gitmeyecek, belki yarısında kızıp kapatacaksınız ama ben yine de söyleceğim içimdekileri.
 Bu işi en başından bir ele alalım moda dergilerinden başlayalım. Dergilerin ilk sayfalarında lüks markaların reklamları yer alır. Hani şu Nişantaşı ve Bağdat caddesi dışında başka yerde mağazası bulunmayan mağazalar. Son moda çantaların en gözde mankenler tarafından tanıtılan reklamlar. Miranda Kerr'li, Lady Gaga'lı olanlar... Biraz geçtikçe Avmlerde sıkça rastladıklarımıza sıra gelir. Burada ki ürünler ilk sayfalardakilerin replikası, çakması, ya da ne derseniz artık... Tek farkı 200-500 lira daha ucuzu. Okuyucu ulaşılabilirliğin mutluluğuna erişir ancak gel gör ki bir kaç sayfa sonra yerli ünlülerin lüks markalar içinde verdiği röportajlar başlar ve bu gereksiz mutluluk oldukça kısa sürer. Dergilerin son sayfası ise en acıklı yer her markanın nerede ikamet ettiği belirtilir. Okuyucu da dergiyi bol miktarda özentilik içinde kapatır. 
  Sıra gelsin instagrama, biraz daha acımasız bir ortam. Çünkü dergide okuduğun beğenipte alamadıklarının gerçekte birileri tarafından alınıyor olabilmesi ile yüzleşiyorsun. Sonra bir hazımsızlıkla hakaret içerikli yorumlar bırakıp, esas kızımızın koltuklarını kabartıyorsun. Bir kaç gün sonra bu kızımz fenomen olup çıkınca adeta bir dergi mankeniymişçesine teklifler yağıyor. 2 düz rengi birleştirip bir terziye de diktirince bir de tasarımcı oluveriyor. O da apayrı bir mesele.
  Bu yazıyı neden yazdığıma gelince geçen gün instagram da bir resim gördüm. Bir erkek eli, bir kız eli iki burberry gömlek bir marka çanta sayısız pırlantalı yüzükler aldığı beğeniler 1000in üzerinde. Sanat değeri taşıyor mu? Hayır. Peki hayalgücü söz konusu mu? Hayır. Peki sorarım size bu resim ne anlatıyor ne içeriyor neden çekilmiş ve niçin insanların önüne konuluyor? En kötüsü de bu resim neden beğeniliyor? Burada Burberry'nin baş tasarımcısı Christpher Bailey'i takdir etmek gerek tasarımından dolayı ya da kuyumcuyu. Tek bildiğim bir şey var ki hava atmak için çekilmiş bir fotoğraf, özentilik içinde beğenmiş takipçiler, bir de hazımsız yorumlar. Bırakın Allah aşkına ne hali varsa görsünler. Karışmayın, bulaşmayın böylelerine. 
 Bunlar benim düşüncelerim. Peki sizce haksız mıyım? Yorumlarınızı bekliyorum. Biliyorum ki bu konuda tek değilim. 
Instagram: symakrlkn
Twitter: symkrlkn
Facebook.com/zamanedenemeleri
Uyarı: Blogumdaki resimlerin ve yazıların kullanılması kesinlikle YASAKTIR.

Bu uzun yazımı temize çekip bloguma geçirmemde yardımcı olan kuzenim Züleyha'ya teşekkürler. 

2 yorum:

  1. Kesinlikle katılıyorum yazdıklarına. Doğrusu, ben de bir zamanlar "markakolik fenomenler"i çok da kötü görmüyor, heyecanla takip ediyor ve belkide öyle olmak istiyordum. Daha sonra Instagram'a bir süre ara verdim. Bu aranın farklılığı anlattığın o dergilerden uzaklaşıp, İslam'a yakınlaşmaya çalışmamdı.(Bu arada dergilerin bu dizilişindeki etkiyi hiç fark etmemiştim ama gerçekten öyle) Bir süre sonra geri dönüp baktığımda, sıradaki fotoğraflarını heyecanla beklediğim bu kızların bize, müslümanlığa, kültürümüze ne kadar da uzak olduğunu fark ettim. Lüks restoranlarda yenilen yemeklerin fotoğraflarını çekmek, elindeki kınasını gösterirken arka plan olarak süper lüks arabasının direksiyonunu seçmek, bir kıyafeti ikinci kez giyinmemek, giyinmişse fotoğrafın altında küçük bir açıklamaya gerek duymak, takipçilerinin yorumlarına ve sorularına cevap veremeyecek kadar havalı olmak... Biz Müslümanlar (Türkler değil) ne zaman böyle olduk?
    Bana göre bu durumların bir kaç nedeni var: Mesela anne babaların görevlerini sadece kızlarını hırsızlıktan, içkiden koruyup başını da kapatmasını sağlamak ve istediği her şeyi rahatça alabilmek olduğunu zannetmeleri ve "çok büyük günah işlemiyor ya kızım, ayrıca başını da örttü, tamam!" demeleri. Ama terbiyeyi kim verecek?Gösteriş yapmamayı kim öğretecek? Kim tesettürü anlatacak? Kim mülkün Allah'ın olduğunu ve bununla böbürlenmemesi gerektiğini söyleyecek? Kim kendinden aşağıdakilere bakıp şükretmesi gerektiğini gösterecek? Ölümü kim hatırlatacak?
    Bana göre bir diğer neden ise, çok fazla boş vakit, çünkü bu sosyetik muhafazakar kesimde ders çalışmaya gerek yok nasılsa özel okulda bir şekilde geçersin,bir işte çalışmak diye bir şey akla bile gelmiyor çünkü baba zaten gereğinden fazla kazanıyor, yemek yapmak, temizlik, ev işleri için fazla havalısın. Varsa yoksa kafe gez, alışveriş yap. O da tek başına nereye kadar, paylaşmak lazım.
    Velhasıl, uzun uzun yazdım ama kısa bir cümleyle;
    Eğer bir çocuğu terbiye etmeden eline sınırsız para ve imkan verirsen, günleri boş vakit olmuş kişilerden başka ne bekleyebilirsin?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değer verip böyle güzel bir yorum bıraktığınız için teşekkür ederim. İnsan boş vakitlerini güzel değerlindirmeli gerçektem zira dediğiniz gibi istenmeyen sonuçlar doğurabiliyor :)

      Sil